Tarihi yapıların yüzyıllar boyu süren büyüsünden aldığı mermer ve taş parçalarını oyarak bizlere aktaran İngiliz heykeltraş Matthew Simmonds gerçek yapıları tasvir ettiği oymalarının yanında yine mimarlığı temel alan soyut çalışmalara da imza atıyor.
İngiltere'de bir süre restorasyon çalışmalarında çalışan sanatçı özellikle taş oymacılığı konusunda edindiği birikimle şekillendirdiği modellerinde kutsal mekanları ana tema olarak alıyor. "Biçimsel mimari dil ve mimarlık felsefesine dayanan çalışma, olumlu ve olumsuz biçim temalarını, ışık ve karanlığın önemini ve doğa ile insan çabası arasındaki ilişkiyi araştırıyor" diyen Simmonds 30 ile 50 cm arasındaki minyatür mekanlarında anıtsallıktan ödün vermeden örnek aldığı yapının detaylarını en ince ayrıntısına kadar taşa işliyor. Taşın içinde gizli kalan bir mekanı ortaya çıkardığını belirten sanatçı doğa ile insan çbası arasındaki ilişkiyi araştırıyor. Bazilika, katedral ve kiliselerden ilham alan oymalarına daha çok rastlasak da Matthew Simmonds farklı kültürel miraslara da eserlerinde yer veriyor. Sanatçı dorik sütünlar, gotik kemerler ve kubbelerin yanı sıra mukarnas tavanları, "feng shui" öğretisinden izler taşıyan detayları da heykellerine taşıyor. Geometrik desenler ile zenginleşen oymalar aydınlık ve karanlık arasındaki ilişkiyi bakış açısı gibi bir dış etkenle yoğurarak yeni bir görüş elde etmemizi sağlayan heykeller tasvir ettikleri mekanlara oranla küçücük olsa da yaşattığı ve hissettirdiği duygu benzer büyüklükte bir anıtsallığı duygularımıza oymayı başarıyor.
Comments